Ergenlik varikoseli (adölesan varikoseli) hakkında ebeveynlere rehber
Varikosel nedir?
Varikosel, testislerden gelen kirli kanı taşıyan damarların aşırı genişlemesi ve içerisindeki kanın geride birikmesi olarak tanımlanabilir. Bu durumda içerisinde artık maddeleri taşıyan kirli kan uzaklaştırılamaz ve aynı zamanda biriken kanın neden olduğu ısı artışı testislerin çalışmalarını bozmaya başlar. Testislerin bulunduğu torbalarda ağrı gibi bulguların yanı sıra, testis gelişiminde gerileme, atrofi (küçülme) ve erişkin yaşlarda sperm değerlerinin bozulması sonucunda kısırlığa neden olabilir. Varikosel ergenlik yaş grubunda sık rastlanan bir hastalıktır. Adölesan varikoselin görülme sıklığı %15 olmakla beraber, büyümenin hızlandığı 13 yaşından sonra yaşla birlikte artmaktadır. Olguların %90’ında sol varikosel görülürken yaklaşık %10 olguda iki taraflı varikosel saptanır.
Tanısı nasıl konur?
Çocukluk çağı ve adolesan yaş grubundaki varikosel olgularının çoğu herhangi bir belirti vermez. Genelde fizik muayene ile tesadüfen saptanırlar veya aileler tarafından fark edilirler.
Varikoselli olgularda dikkatli bir fizik muayene yapıldığında, olguların yaklaşık %10’unda etkilenen taraftaki testiste hacim kaybı saptanır. Fizik muayene adölesan varikoseli tanısında altın standarttır. Fizik muayene sıcak bir ortamda hasta ayakta ve yatarak pozisyonda yapılmalıdır.
Tanı amaçlı renkli Doppler ultrasonografinin her olguda yeri yoktur. Ancak ileri derecede sol varikosel saptanan olgularda ve sperm parametrelerinde bozukluk saptanan adölesanlarda, bilateral varikosel tedavisi gerekliliği açısından renkli Doppler ultrasonografi gerekli olabilmektedir.
Testis hacimlerinin ölçülmesi, varikosel tedavisinin gerekliliği ve varikoselektomi sonrası testis hacimlerinin izlenmesi açısından gereklidir. Testis hacimleri, çeşitli hacim ölçerlerin (orkidometre) yanı sıra ultrasonografi ile de ölçülebilmektedir.
Tedavi endikasyonları nelerdir?
Varikoselli adölesan olgularda tedavi endikasyonları tam olarak netleşmemiştir. Etkilenen testiste diğer testise oranla 2 ml. veya %10’dan fazla hacim kaybı kesin tedavi nedenidir. Torbalarda ağrının, adölesan varikoselinde pek de yaygın olmayan bir başvuru nedeni olduğu ve sıklığının yalnızca %3-4 olduğu bilinmektedir. Varikoselin sperm parametrelerini bozduğu bilinmesine rağmen ergenlik yaş grubunda spermiogram her zaman mümkün olmamaktadır. Bu nedenle uygun yaşı beklemek gerekir. Bu nedenlerle cerrahi tedavi kriterleri olarak testisin küçülmesi ve ağrıyı sayabiliriz.
Cerrahi işlem nasıl yapılır?
Varikoselektomide amaç, tüm problemli toplardamarları bağlamaktır. Bu işlem sırasında vaz deferens (meni kanalı), spermatik korda ait lenf damarları ve testisin atardamarları korunmalıdır.
Adölesan varikoselli olgularda tedavi seçenekleri açık cerrahi, laparoskopik cerrahi ve radyolojik yöntemlerle tedavidir. Bununla beraber güncel tedavi yöntemleri mikroskop veya büyütücü gözlüklerle yapılan açık inguinal (kasık bölgesi) veya subinguinal (kasık bölgesi altı) yaklaşımlarla testisin toplardamarlarının bağlanmasıdır.
Ameliyat öncesi ve sonrası dönemde izlem nasıl yapılır?
Ameliyat öncesi yaklaşık 6 saatlik açlık yeterlidir. Operasyon günü tek doz olmak üzere koruyucu antibiyotik tedavisi verilir. Yaşa ve kiloya göre yeterli sıvı miktarı belirlenip operasyon günü boyunca damar yoluyla sıvı verilir.
Ameliyat sonrası yeterli barsak hareketleri başladıktan sonra hasta yemek yemeye başlayabilir. Genelde aynı gün ya da ameliyattan sonraki gün hasta çıkış yapabilir. Ameliyat bölgesinin günlük pansumanı gereklidir. Sıklıkla cilt için emilebilir dikişler kullanılmakla beraber eğer emilmeyen dikişler kullanıldıysa operasyondan 1 hafta sonra dikişler alınabilir.
Cerrahinin komplikasyonları nelerdir?
Uygulanan yöntem ve uygulayan kişiye göre değişkenlik göstermekle birlikte varikosel tedavisinin önemli komplikasyonları testis etrafında sıvı toplanması (hidrosel), testis küçülmesi (atrofisi) ve nükstür. Bu gibi komplikasyon oranlarını azaltmak için bir optik büyüteç kullanılmalıdır. Optik büyüteç kullanımına göre adölesanlarda varikoselektomi yöntemlerinin karşılaştırıldığı büyük bir seride mikroskobik varikoselektomi sonrası nüks ve hidrosel saptanmazken, büyütücü gözlükle sırasıyla %4 nüks ve hidrosel, çıplak gözle varikoselektomi uygulanan olguların %11,5’inde nüks ve %7,7’sinde hidrosel saptanmıştır. Optik büyüteç olarak mikroskop kullanımı ameliyat sonrası komplikasyon oranlarını en az düzeye indirmektedir.
Testisin lenf kanallarının bağlanmasına ikincil oluşan hidrosel, varikoselektominin en sık rastlanılan komplikasyonudur ve %1-30 oranında görülmektedir.
Nüks oranları uygulanan yönteme göre % 0-15 oranındadır.
Testis atrofisi ve/veya sperm üretiminde bozulma riskine yol açabilen testiküler atardamar (arter) yaralanması veya bağlanması, varikoselektominin nadir görülen komplikasyonlarındandır.
Ameliyat sonrası izlem nasıl yapılmaktadır?
Varikosel tedavisi sonrası olgular belli aralıklarla düzenli olarak izlenmelidir. Önerilen yıllık skrotal ultrasonografi, semen analizi ve fizik muayene ile değerlendirmedir. Kontrollerde testis volümü, kıvamı, küçülmüş testisi olanlarda operasyon sonrası testisin durumu incelenmelidir. Tarihsel süreçte çalışmaların büyük bir çoğunluğu, olguların %50-90’ında gözlenen, etkilenen testiste tepkisel büyüme üzerinde yoğunlaşmıştır. Benzer şekilde varikoselektomi, hastaların % 50-80’inde semen parametrelerinde iyileşmeye yol açmaktadır. Operasyon öncesi testis kıvamında yumuşama saptanan olguların hepsinde varikoselektomi sonrası testis kıvamı normale dönmektedir.